Green Actions Projemiz İçin İtalya’ya Gittik

Green Actions Projemiz İçin İtalya’ya Gittik

18.11.2024 160

Green Actions projemiz için İtalya’ya gittik

 

Türkiye, İtalya, İspanya, Litvanya, Portekiz ve Romanya olmak üzere 6 ülkeden öğretmen ve öğrencilerin yer aldığı Erasmus+ KA220 projemizin İtalya hareketliliğini 14-18 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirdik. İtalya’nın Sicilya adasında Marsala kasabasında ISTITUTO STATALE D’ISTRUZIONE SECONDARIA SUPERIORE “ABELE DAMIANI”  Marsala (TP) toplantıya öğretmenlerimiz Nuray Sarıboğa Alagöz (İngilizce öğretmeni-iletişim kişisi), Süleyman Hakan Tekmen (Müdür Yardımcısı), Buket Uçar (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni) ve öğrencilerimiz Yağmur Çelik, Serra Şendur katıldı. Yeşil hareketlerin desteklendiği çalışmalar ve incelemelerin yapıldığı program, kültürel geziler ile desteklendi. İtalya hareketliliğimizin gezi yazısı Buket Uçar tarafından kalem alındı. Bir solukta okumanız temennisi ile…

 Okulumuzun uluslararası tanınırlığını artırmaya, öğrenci ve öğretmenlerimize yeni imkânlar sunmaya devam ediyoruz. Erasmus+ KA 220 projemizin bir sonraki hareketliliği Portekiz ve İspanya’ya yapılacaktır.

AFYONKARAHİSAR SÜLEYMEN DEMİREL FEN LİSESİ İTALYA

1.GÜN

Yol, kullandığımız vasıta sebebiyle her ne kadar kısalsa da oradan oraya bekleye gide uzun süren bir yolculuğun ardından aylardır heyecanla beklediğimiz yolculuğun sonunda Palermo’ya indik. Vakit kaybetmeden Marsala otobüsü ile hedefimize ulaştık. Tanışma faslını kaçırsak da ayaküstü bir tanışma da bizim için tertip edildi. Ayağımızın tozuyla diğer ülkelerden gelen ve ev sahibi öğretmen öğrencilerin katılımıyla okulun spor sahasında yapılan dans ve etkinlikler ile tanışma, kaynaşma işi istenilen kıvama geldi.

Projenin amacı, Biyolojik çeşitliliğe karşı olumlu tavırlar geliştirmek ve çevre farkındalığını keşfetmek, iklim değişikliğinin nedenleri ve etkileri hakkında bilgileri artırmak olduğundan ev sahibi okulun yapmış olduğu faaliyetleri hızla turladıktan sonra konu ile ilgili toplantı yapıldı. Okulun projeden sorumlu öğretmeni yaptıkları ve yapacakları çalışmaları anlattı. Toplantı sonunda her ülke yanında getirdiği hediyeleri birbiri ile paylaştı. Hediyeleştik. Bir de lezzetler vardı tabii. Biz de elden ele taşıyarak getirdiğimiz Afyon bükmelerimizi ve çifte kavrulmuş lokumlarımızı ikram ettik. Olmaz olmaz çayımızı da unutmayalım. Lezzetli kahveler aralarda içildi. Öğle yemeği, okulun öğrencileri tarafından sunuldu. Değişik tatlarla tanışmak güzeldi. Öğrenci ve öğretmenler bu hususta oldukça başarılıydı. Kısa bir şehir turundan sonra herkes evine dağıldı. Yol yorgunluğu heyecanımıza karışsa da ayaklarımızda ve gözlerimizde kendini hissettiriyordu.

2. GÜN

Buluşma yerimizden etkinlik dahilindeki bütün ülkeler, bir otobüse doluşup okulumuza gittik. Öncelikle, ülkelere tahsis edilen masalara yaptığımız çalışmaları anlatan objelerimizi, resimlerimizi yerleştirdik. Başköşeye kahve makinemizi kurup katılımcılara fincanlarımızla Türk kahvesi ikram ettik. Alkışları da kabul ettik tabii. Okula ait olan içerisinde portakal ağaçlarının, zeytin ağaçlarının ve üzüm bağlarının bulunduğu tarlaya gittik. Öğrencilerin zeytin ağaçlarını budadığına şahit olduk. Bu işin okulda öğretilmesi güzeldi. İklim ve toprak da buna müsait.

Bu gezinin ardından adaya yolculuğumuz başladı. Kısa bir tekne yolculuğundan sonra İngiliz iş adamının aldığı bu adada yapılan kazılardan elde edilenlerin sergilendiği müzeyi gezdik. Adada yöresel lezzetler ile tanıştık. Yine üzüm bağları, yine zeytin ağaçları ile karşılaştık. En çok güneş, en çok deniz… Alçak gökyüzünü kucaklayan bulutlar… Rehberimiz eşliğinde aldığımız bilgileri aklımızda tutmaya çalışarak, gözlerimize gördüklerimizi hapsederek anılarımızın arasına aldığımız ada gezisi gittiğimiz yolu geri dönmemizle sona erdi.

Okula geri döndüğümüzde öğrencilerden proje sebebiyle yapılan çalışmaların yapıldığı sunumu dinledikten sonra günün yorgunluğunu atmak için akşamı bahane edip dinlenmeye çekildik.

3. GÜN

Bu günün sabahında öğrenciler, ev sahibi okulun öğrencileri ile birlikte mutfağa girdi. Duyduğumuza göre bir gruba ayva rendeletmişler diğer gruba da soğan doğratmışlar. Biz öğretmenler de o esnada yapılan ve yapılacak çalışmalar için toplantıya girdik. Neredeyse unutuyordum. Kahvaltı için yemek salonuna yönümüzü çevirdiler. Türlü türlü ama hepsi de tatlı olan yiyeceklerimizi kahvelerimizin yanında yedik. Salona doğru giderken sağ yanımızda kalan geri dönüşüm yolu ile tazelenen koltuklara oturup bahçedeki portakal ağaçlarını izledik. Arkamızdaki duvara çakılı beyaz boyalı paletlerden sarkan çiçekler de bize eşlik etti. Eski bir şey yok aslında, yenilenmeye ihtiyacı olan bir dünyanın içinde dönüp duruyoruz.

Harika lezzetler ile öğle yemeğimizi yedikten sonra karnımız tok, sırtımız pek Segesta’ya doğru yola çıktık. Orada bizi bekleyen heybetli bir yapı, rengârenk bir doğa ve feleğimizi şaşırtan bir rüzgâr vardı. Dev bitkilerin arasında yokuşu tırmanırken Akdeniz ikliminde hafiften üşüdük. Şaşırdık. İnsanoğluyuz ya hemen buna da alıştık. Altı ülkeyi bir arayan toplayan projeden hatıra kalsın diye toplanıp toplanıp fotoğraf çektirdik. Biz birlikte güzeliz.

Yolumuzu Ortaçağ Köyü Erice’ye çevirdik. Daracık sokaklar, ayağımız altında kayan taştan yollar, zamana direnen yapıları ağzımızı açık bıraksa da tırmanacak epey yolumuz olduğundan soluğumuzu toplayıp yolumuza koyulduk. Yine alışık olmasak da tatmaktan keyif aldığımız, tadı damağımızda kalan lezzetlerle tanıştık. Bulutlar karardıkça karardı gökyüzünde, üstümüzde yazlık kıyafetler. Sıcacık dostluklara sarıldık. Isındık. Küçük alışverişler çantamızı, kocaman gülüşler ağzımızı doldurdu. Gönlümüz doydu gülerken.

4. GÜN

Yönümüzü Palermo’ya çevirdik. İlk gün ya yorgunluktan ya heyecandan fark edemediğimiz ayrıntıların üzerinden geçtik. Üzüm bağları, zeytin ağaçları… Boş bekleyen bir karış toprak yok. Mimari derseniz, eski desek de ayakta durabildiği için vazifesini harfiyen yerine getiren yapılar. Yolda ara ara yağmur yağdı geçti. Bereket. Palermo’ya indiğimizde hava günlük güneşlikti.

Önce Osmanlı mimarisini andıran saray ile başladı turumuz, ardından bulunduğumuz ülkenin mabedi. Kilise. Heybetli yapının duvarlarında gizlenen soğuk, tenimizde kendisini hissettirdi.  Herkes kendi dilinde, dininde duasını etti eminim. Kabul olacağını da biliyorum çünkü duanın sahibi bir. Sonra yemek kokularının arasında serbest bırakıldık. Hemen öncesinde sokağı dolduran müzik ziyafetini telefonumuza aldık. Geri dönünce anlattıklarımız kâfi gelmeyecek belki de kaydettiklerimiz bize yardım edecek.

Öğrencilerimizle birlikte ünlü makarnaların tadına bakmak için sabırsızlanıyorduk. Yedik, içtik. Belirlenen saatte, belirlenen yere doğru giderken birkaç Türk arkadaşa denk geldik. Bir sevindik, bir sevindik. Üç günde özlemişiz yurdumuzu, yıllardık ayrı kalmış gibi gördüklerimizle mutlu olduk.

Sırada Tarihi Botanik Bahçesi var. Turlayacağız. Oraya varana kadar sızlansak da vardığımızda başımızı kucaklayan ağaçlar kadar ayaklarımızın altındaki kökleri de kalbimizi yerinde titretti. Yürü yürü bitmedi bahçe. Ayaklarımız isyan etse de aklımız merak etmekten geri kalmadı. Kendisine Süper Maryo denmesini yasaklayan Maryo, bahçedeki bitkiler hakkında doyurucu bilgiler verdi. Öncesinde bitki müzesini gezdiğimizi demedim değil mi?

Yorulduk. Otobüsümüzü beklerken şehrin sokaklarını gözlerimizle gezdik. Yolumuz uzun, vakit, akşama sırtını dayamış. Sırtımızı koltuklarımıza verdik. Uyumuşuz. Marsala sabah bıraktığımız gibi. Serin. Ama burada geçireceğimiz son akşamı kimse elimizden alamaz. Karanlık sokakları aydınlatan lambaların yanında Afyon’dan bu topraklara yolu düşen bir grup insan olarak adımladık sokakları. Yeryüzünün bu tarafına da ayak izimiz bıraktık. Soğuk havayı içimize çekerken bedenimizle birlikte sokakları da titrettik.

5. gün

Marsala’da son günümüz. Projeye ortak olan ülkelerden gelen öğretmen ve öğrenciler ile birlikte son toplantı, son yemek bugün. Bizlere ev sahipliği yapan okulumuz, hepimizi çok güzel ağırladı. Elleri bol, gönülleri geniş. Ağızlarından yayılıp yüzlerini kaplayan gülüşleri daha geniş. Dilleri sıcak, gülümsemeleri sıcacık. İklimleri gibi. İklimler değişse de dünya değişse de toprakların barındırdığı insanlar hiçbir şeye aldırmadan geleneği devam ettirmekte.

Ülkelerin sofralarını süsleyen yemeklerini ihtiva eden yemek kitabı hazırlanacağından konu ile ilgili fikir alışverişi yapılmasının ardından kahvelerimizi yudumladık. Ardından projenin diğer hareketi Portekiz ve İspanya programı yapıldı. Okulun bahçesindeki seraları gezdik. Yapılan çalışmaları gözlemledik. Karelere hapsettik görüntüleri.  Gezdik, gördük. Bir delili olmalı değil mi? Okulun yemek salonunda ikram edilen nefis yemeklerimizi yedikten sonra pastamızı kestik. Belgelerimizi aldık. Bol bol kâğıt imzaladık.

Hayat bir serüven. İçinden geçerken yolumuzun düştüğü yere bıraktığımız soluk, attığımız adımdır bizden geriye kalan. Öğrendik, öğrettik en çok da mutlu olduk bu yolculukta. Tanıdığımız güzel insanları da anılarımız arasına aldık. Günü geldikçe dilimizde açar, sevgiyle hatırlarız. Hatırlanmak ümidiyle…

18-11-202418-11-202418-11-202418-11-202418-11-202418-11-2024